Hiç miracınız var mı?

Köşe yazılarını derliyoruz.

Moderatörler: sitare, kardelenim, Divane, veli, beyaz dilekce, fyznur, gülümse, kelimat, my, Huucu, gulce

Cevapla
Kullanıcı avatarı
Ahmet
Hafız Üye
Hafız Üye
Mesajlar: 3747
Kayıt: 02 May 2007, 10:52
Konum: Konya

Hiç miracınız var mı?

Mesaj gönderen Ahmet » 29 May 2008, 10:32

Hiç Miracınız var mı?

Rastladıkça sorardı bir arkadaşım bana:
-Miraca çıktın mı?
Acaba çıkmış mıydım?
Yani bir namazda Mirac duygusu yaşamış mıydım? Koltuğumun altına alıp, Mahşer'de RABBİMin huzuruna güvenle taşıyacağım bir vakit namazım var mıydı?
Namaz kaygısı yüreğimi hoplatıyor.
Hele şu Mirac günlerinde...
Allah(celle celalüh) Rasulü o yüceliklere çıkmış, ve oradan Namazla dönmüş. Böylece Namaz ile Mirac arasında derin bir akrabalık doğmuş.
Sanki Namaz mü'minin Miracı olmuş.
İslam, insanın Rabbi ile yakınlığını bilinç - idrak haline getirmeyi öngörüyor. "Kulluk" bilincinin - idrakinin böyle olduğu takdirde diri yaşanacağını düşünüyor. "Nerede olursanız olun O sizinle beraberdir." Bu birlikteliği idrak, insanın İslam içindeki seyrü seferinin başarısına bağlı.
Tüm ibadetler bu seyrü seferin güne, haftaya, aya, yıla yayılan safhaları... Bu ibadetlerle, "Her an"da yaşanan "Huzur Hali"ne ulaşıyor insan: O'nun huzurundasın. O seni görüyor. O'nunla berabersin. Bunu idrak sende nasıl bir halet-i ruhiye oluşturursa onu kuşanmaya çalış.
Bu idrak durup dururken kazanılmıyor. Kalbe emek vermek gerekiyor; Kalb zikirle - Allah(celle celalüh) Teala ile beraberlik temrinleri- ile yoğruluyor. Namazlar, oruçlar, haclar, zekatlar kalbi yoğuran beraberlik temrinleri.
Namaza durdunuz:
Huzurda mısınız?
Abdestinizi abdest gibi aldınız mı, yani yüreğinizdeki manevi kirlerden arınma cehdi gösterdiniz mi, sonra maddi her türlü kirden arındınız mı, sonra Huzura çıkma vaktinin heyecanını yaşadınız mı, sonra yönler içinde savruluşlardan kurtulup, O'na yöneldiniz mi, ve sonra bütün bu hazırlık eylemlerini getirip, "İşte huzurdayım RABBİM" gibi bir kalbi yoğunlaşma, niyet duruluğu yaşadınız mı?
"Allah(celle celalüh)üekber! "
Tüm engelleri O'nun için aştınız ve geldiniz, yüreğinizden bir sada koptu, tüm yücelikler O'nun yüceliği yanında silinip gitti, bir iman, bir karar anıt gibi dikildi içinize:
"Allah(celle celalüh)üekber! "
Huzurdasınız. Hem var hem yoksunuz, O sizi kabul etti, böyle bir yüceliği tadıyorsunuz. kalbinizde tarif edilmez bir Kabe kavseyn heyecanı... meleklerin bile kanadı bu yüceye çıkmak için yetmemiş, onlar bile geride kalmış.
Böyle bir namazınız var mı?
Namazlarınızdan kaygı duyuyor musunuz?
Kendinizi "Veylün lil musallin" kapsamı içinde hissetme tedirginliğine düştüğünüz oluyor mu? Namazlarınızda sık sık "sehv" alemlerine savrulduğunuz için....
Okumaya başladınız. Yüreğinizde Fatihayı idrak çağlayanı oluştu. Alemlerin Rabbini tefekkür ettiniz, tüm övgüleri O'na tahsis ettiniz, O'nun Rahman ve Rahim ismi şeriflerine sığındınız, Din Gün'ünü hatırladınız, "El hükmü yevmeizin lillah" dediniz, o hüküm anında mutluluk yaşamayı düşlediniz, sonra döndünüz, ibadetlerinize baktınız, bir ikrar geçti içinizden "Ancak....Sana ibadet ederiz, ancak.... Sen'den yardım dileriz." Yüreğinizin sarsılmalarına karşı bu ikrara sığındınız. Sonra dua kelimelerinden yardım dilediniz, "İhdina! Bize yol göster!" sırat-ı müstakim için, in'am edilen insanların yolu için, gazaba uğrayanların ve sapkınların olmayan yol için..."
Kıyamları, kıraatleri, rükuları, secdeleri nasıl yaşıyorsunuz?
Secdede bir Rabbani yakınlık hissediyor musunuz?
Namazdan çıkınca nasılsınız?
Namazdan çıkınca hayatınız nasıl?
Miraca tutkun - sevdalı bir namaz.
-Mirac'a çıktınız mı?
-Mirac iklimini yüreğinize taşıyan bir namaz kıldınız mı?
Ben derim ki, insanın böyle, hiç olmazsa bir vakit bir namazı olmalı. Onu koltuğunun altına alıp, Rabbinin huzuruna varabilmeli, "İşte RABBİM, diyebilmeli, çok namaz kıldım, ama işte bu namazım bütün yarasına beresine rağmen Senin huzuruna taşınabilecek bir güzellik taşıyor!"

Ahmed Taşgetiren
İlmin Sonu Yoktur,ama Yarısı Hafızlıktır...

Kullanıcı avatarı
dönüşüm
Bir Dost
Mesajlar: 2502
Kayıt: 28 Nis 2008, 11:49

Mesaj gönderen dönüşüm » 29 May 2008, 10:44

maşallah barekallah çok maneviyatlı bir yazı yüreğine sağlık kardeş fevkalade bir yazı olmuş adeta maneviyata büründüm yazın sonrası...
Günahlara karşı tavır almalı ve kendimizi şöyle şartlandırmalıyız: ey günah, boşuna yorulma kapılar sürmelidir!... içeri giremezsin...
**************************************
Ahir zamanda genç olmak ateşler içinde olmak ama yanmamaktır... marifet çölde açan çiçek misali ahir zaman da genç kalmaktır....
***************************************
Ey nefsim! ihtiyar gibi ölümü düşün, ahiretine çalış. gençliğin (5-10 senelik) çirkin zararlı arzularına esir olma, gaflette boğulma... Netice: dünya da enhayırlı genç ol. ahirettede ebedi genç ol. 5-10 sene dünyanın haram lezzeti ile milyarlarsene ebedi gençlik hayatını yok etme.... ***************************************

Cevapla