Namaz sevdalısı birkaç yürek

Namazı "ikâme eden" büyükleri taşıyacağız sayfalarımıza. Sahabenin, peygamberin namazı, velîlerin, Allah dostlarının namazı..

Moderatörler: sitare, kardelenim, Divane, beyaz dilekce, fyznur, gülümse, kelimat, my, Huucu, gulce

Cevapla
Kullanıcı avatarı
mihmandar
Forum Müezzini
Forum Müezzini
Mesajlar: 1015
Kayıt: 06 Eki 2006, 09:46
İletişim:

Namaz sevdalısı birkaç yürek

Mesaj gönderen mihmandar » 09 Şub 2007, 12:41

Sahabe efendilerimiz ibadete, özellikle de namaza asla doymuyorlardı. Onların rahlesine oturmuş Hak erleri de birer namaz kahramanı olarak yetişiyorlardı.



Mesela,

Atâ ibn-i Ebî Rebâh (radiyallahü anh) yaşlandığı, zayıfladığı ve tâkatsiz düştüğü günlerde bile bir rek'atta Bakara Sûresinden yüz ayet okuyordu. Namazdaki konsantrasyonu ona bedenindeki yorgunluğu hiç hissettirmiyordu.

Müslim b. el-Ferâhidî tebe-i tabiînin büyük imamlarından Şu'be b. Haccac (radiyallahü anh) hakkında şunu ifade ediyor: "Ne zaman Şu'be'nin yanına girdiysem -kerahet vakitleri dışında- onu hep namaz kılıyorken gördüm." Ebû Katan da şu ilavede bulunuyor: "Şu'be'nin rükûda beklediği süreye şahit olsaydınız 'herhalde secdeye gitmeyi unuttu' derdiniz; onu iki secde arasında otururken izleseydiniz bu defa da 'galiba ikinci secdeyi unuttu' diye düşünürdünüz."

İşte, bu namaz sevdalılarının yaşadığı zaman diliminde günde yüz rek'at namaz kılmak adeta sıradan bir iş gibiydi. Onlar o kadar çok namaz kılıyorlardı ki, çoğunun ötelere yolculuğu bile seccadede başlıyordu; meselâ, tabiîn neslinden Ebû Ubeyde el-Basrî, vefat ettiğinde kıyamdaydı ve namaz kılıyordu.

O dönemde, otuz-kırk sene, yatsının abdestiyle sabah namazını eda eden Vehb b. Münebbih, Tâvus b. Keysân, Saîd b. Müseyyeb ve İmam-ı A'zam gibi Hak dostlarının sayısı hiç de az değildi.

Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri, otuz sene cemâatle namazı ve hatta ilk tekbiri hiç kaçırmamıştı. Kalbine biraz da olsa dünyâ düşüncesinin dolduğunu ve namazın hakikatini duyamadığını hissetse, o namazı tekrar kılardı. Her gün dört yüz rek'at nafile kılmayı adet edinmişti. Otuz yıl boyunca yatsı namazından sonra hiç uyumadan ibâdetle meşgûl olmuştu. Muhadramûn'dan (Allah Rasûlü'nün çağına yetişmesine rağmen O'nu göremeyenlerden) Ebû Osman en-Nehdî de akşam ile yatsı arasında yüz rek'at namaz kılardı.

Bişr b. el-Mufaddal ve Bişr b. Mansur gibi gönül âleminin sultanları da her gün dört-beş yüz rek'at nafile kılanlar arasındaydı. Dahası, onca dünyevî ve idarî işle meşgul olması gereken Abbasi Devleti'nin seçkin halifelerinden Harun Reşid'in de hilafet süresi dahil ölene kadar her gün yüz rek'at namaz kıldığı nakledilmektedir ki, bu, o devirlerde ruhları saran ibadet iştiyakını göstermesi açısından önemli ve çok güzel bir misaldir.

Aslında, tabakâta (Hak dostlarını derecelerine göre sıralayıp, hayatlarını ve eserlerini anlatan kitaplara) bakılsa, bu konuda daha pek çok örnek bulmak mümkün olacak ve selef-i salihîn arasında günde yüzlerce rek'at namaz kılanların sayısının hiç de az olmadığı açıkça görülecektir.


09/02/2007 / zaman gazetesi
http://haydimutfaga.blogspot.com


"Kınamayınız, kınadığınız şey başınıza gelmedikçe ölmezsiniz"
(Tirmizi, Kıyamet, 53, no: 2507; Beyhaki, Şuabu'l-İman, 5/315, no: 2778; Bkz: Keşfu'l-Hafa, 2/265)


“Sükût-u lisan, selamet-i insan!”

Kullanıcı avatarı
beyaz dilekce
Çok Özel Üye
Çok Özel Üye
Mesajlar: 3052
Kayıt: 29 Ara 2006, 19:48
Konum: sevilesi şehir

Mesaj gönderen beyaz dilekce » 09 Şub 2007, 19:53

Aklı almıyor insanın...
O devirlerde zaman bu kadar bereketliydi demek...
Devir, ahir zaman devri şimdi...
Ahir zaman alametlerinden biri de; zamanın hızlı gecmesi degil mi?
Bizler günde 400 rekat namaz kılmayı adet edineblir miyiz?
İstese yapar mı insan bilemiyorum ama denemek düşüncesi dahi zor geliyor açıkçası...
Ahir zamanda 5 vakit, teheccüd ve kuşluk, hacet vs...(ki toplasak 400 rekat etmiyor) yeterli gibi geliyor insana...

Cennet ucuz değil işte...
[img::]http://img400.imageshack.us/img400/1295/kelebekjm3.gif[/img]
14 zaman evvelinde, kaldı renkler...

Kullanıcı avatarı
arava
Yeni üye
Mesajlar: 21
Kayıt: 21 Oca 2007, 23:10

Mesaj gönderen arava » 16 Şub 2007, 00:46

Bast-ı zaman meselesi mi acaba? :dusu
Doğduğunda herkes gülüyordu;sen ağlarken
Öyle bir hayat yaşamalısın ki;öldüğünde,sen gül herkes ağlarken...

Kullanıcı avatarı
beyaz dilekce
Çok Özel Üye
Çok Özel Üye
Mesajlar: 3052
Kayıt: 29 Ara 2006, 19:48
Konum: sevilesi şehir

Mesaj gönderen beyaz dilekce » 16 Şub 2007, 01:07

arava yazdı:Bast-ı zaman meselesi mi acaba? :dusu
Yani zamanın genişlemesinden mi bahsediyorsunuz?
"Rabbinin katında bir gün, sizin hesabınıza göre bin yıl gibidir."
Hac Sûresi, 22:47 âyeti bast-ı zamanı gösterir. (Lema’lar, 24)
Yani farklı mekanlarda; zamanlar da farklıdır...
Ben zamanın bereketsizliğinden bahsetmiştim.
Zamanın kısalmasından.
"Şu hadiseler meydana gelmedikçe kıyamet kopmayacaktır; Zaman kısalacak ve vasıtalarla mesafeler kısalacak."
(Buhari, Fiten: 25; Ahmed bin Hanbel, Müsned, 2/313)
Ahir zamanda oldugumıuzdan ve haliyle de kıyametin yaklaştıgından..
Yanlış anlamadım inşallah sizi :))
[img::]http://img400.imageshack.us/img400/1295/kelebekjm3.gif[/img]
14 zaman evvelinde, kaldı renkler...

Kullanıcı avatarı
emir02
Süper üye
Süper üye
Mesajlar: 514
Kayıt: 19 Kas 2006, 15:38
Konum: KÖLELİ ŞEHİR

Mesaj gönderen emir02 » 16 Şub 2007, 02:04

BENCE İSTEMEKLE İLGİLİ

YETERKİ İSTEYELİM ALLAH ZAMANI GENİŞLETİR

Kullanıcı avatarı
beyaz dilekce
Çok Özel Üye
Çok Özel Üye
Mesajlar: 3052
Kayıt: 29 Ara 2006, 19:48
Konum: sevilesi şehir

Mesaj gönderen beyaz dilekce » 16 Şub 2007, 02:07

Haklısınız... :wink:
[img::]http://img400.imageshack.us/img400/1295/kelebekjm3.gif[/img]
14 zaman evvelinde, kaldı renkler...

Kullanıcı avatarı
Divane
Ölümlü üye
Mesajlar: 3271
Kayıt: 20 Ara 2006, 03:39
Konum: gavuristan

Mesaj gönderen Divane » 16 Şub 2007, 08:10

beyaz dilekce yazdı: Ben zamanın bereketsizliğinden bahsetmiştim.
Zamanın kısalmasından.
"Şu hadiseler meydana gelmedikçe kıyamet kopmayacaktır; Zaman kısalacak ve vasıtalarla mesafeler kısalacak."
(Buhari, Fiten: 25; Ahmed bin Hanbel, Müsned, 2/313)
Bir hocamız bu duruma şu benzetmeyi yapar : Teybin içinde kaset sararken bantın dolu olan tarafi daha yavas donerken bosalan taraf gittikce hizlanmaktadir :roll:
Zaman deli gömleği, onu yırtan da ölüm;
Ölümde yekpare an, ne kesiklik, ne bölüm...

Hep olmadan hiç olmaz, hiçin ötesinde hep;
Bu mu dersin, taşlarda donmuş sukuta sebep?

Cevapla