Bodrumda namaz kılan var!
Ortaokul yıllarında, lisede hatta üniversitede de camiye gitmeye fırsatımız yoksa, vakit geçiyorsa okulun veya fakültenin kuytu bir köşesinde namaza durmuşuzdur. Kimsenin tacizine uğramadığımız gibi zor şartlarda namaz kıldığımız için kimseden teşvik ve takdir de görmedik. Böyle bir takdir de beklemedik zaten. Savaş meydanlarında bile namazı kaçırmamamın önemini bilen arkadaşlar risk alırdı. Fırça da yiyebilirdik, okuldan da atılabilirdik.
Çünkü biz 80’li yılların, yani ihtilal sürecinin talebeleriydik. Yasaları, yönetmenlikleri yorumlayanlar demokratik teamülleri mecburen rafa kaldırmıştı. Ama din dersinde hocamız sınıfta sıranın üstüne bir arkadaşımızı çıkarıp bizlere nasıl namaz kılınacağını gösterdi. Çünkü sayın Kenan Evren “her Müslüman Türk gencinin hiç olmazsa iki rekat namaz kılacak kadar bilgisi olmasını, ölüye bir fatiha okuyacak kadar kuran okumasını arzu ediyordu.Yapsın ya da yapmasın ama bilsin” istiyordu.Bir ihtilal paşasının sağduyusu bile yok bu haberleri yapanlardan(her şeye yasakçı zihniyetle bakmaları açısından).
Ben askerde bile kovuşa seccadesini serip namazı kılan insanlar gördüm. Askerliğimi yaptığım kışlada mescit, hatta cami vardı.Hem vakit ezanları okunur hem de subaylarla beraber Cuma namazı kılınırdı. En titiz tavır takınan bu kurumda bile kişisel ibadet hürriyeti muhafaza edilirken milli olan ,sivil olan bir kuruluşta on kişinin kendi inisiyatifleri ile namaz kılmaları nasıl yasaklanabilir? Nasıl ayıpmış,günahmış suçmuş gibi gösterilebilir? Çocukların ibadet iştiyakları bir suçmuş gibi gösterilmesi hangi insafla izah edilebilir? Edilemez.
Üstelik kanuna aykırı olarak elde edilen delillerle. Sözüm ona kamu yararı için yapılan bir çalışma. Bu hadisede hem yasalar ,hem kişilik hakları ihlal edilmiş hem de müessesinin onuru kırılmıştır.
Ayrıca Bağcılar Lisesindeki talebe ve velilerin hepsinin bir çete gibi çalıştığı gösterilerek binlerce insanın hakkına tecavüz edilmiştir.Okul yönetimi güvenlik amacıyla kamera koydurmuş olsa ya da ciddi veriler olduğundan şüphelenerek yasal bir izin ile mahkeme kararıyla görüntülense bir nebze mantıklı olduğuna hükmedeceğiz.Ama düpedüz haksızlık ve kötüniyet var ortada.
Ancak “zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir” yani hukuk dışı elde edilen bir veri de hukuk dışıdır ,asla belge olamaz.Zaten haberi yapanların amacı bir belge bulmak değil, suyu bulandırıp seçim atmosferinde muhafazakar insanları potansiyel suçlu gibi göstermek ve seçim sonuçlarını etkilemek. “Milli Eğitim gericilerin elinde yeniden aynı insanlar gelirse neler olur bunu siz düşünün!!”demek.
Bugün Türkiye’yi maddi-manevi sırtında taşıyan bir çok insan okul yıllarında bir merdiven altında, kalorifer kazanın yanında ya da spor salonunda seccadesini serip namazını kılmıştır.Bu ne dün suç idi ne bugün suçtur. Ne de yarın suç olarak karşımıza çıkarılamaz.
Öğrenciler okul yönetmeliğine bilerek ve kasten aykırı davranırlarsa derslere gecikir,saygısızlık eder,kendilerini ayrıcalıklı görürlerse gereken zaten yapılır.
Rüşvet pazarlıklarının,ahlaksız ilişkilerin,huzurevi baskınlarının görüntülendiği bir yolla kendi hallerinde namaz kılan insanların aynı kefeye konulması izan ve insaf dışıdır.Bir muhabir arkadaşımın çekimin kahramanları ile ilgili söylediği-onların bazıları figüran- sözleri de ayrıca değerlendirmek gerek.
Son olarak askerin bu denli gündemde olduğu bir dönemde askeri Yargıtay kararını hatırlatmakta fayda var. 2006 yılında Askeri Yargıtay, rüşvetin gizli video çekimleriyle ortaya çıkarıldığı iki ayrı davada mahkeme kararı alınmadan yapılan gizli çekimlerin delil oluşturmayacağına karar verdi.İlgililere duyurulur.
Bağcılar Lisesi müdür, öğretmen, öğrenci ve velilerine geçmiş olsun.
kgulen@samanyolu.tv