Peygamber ve Allah dostlarının namazı.

Köşe yazılarını derliyoruz.

Moderatörler: sitare, kardelenim, Divane, veli, beyaz dilekce, fyznur, gülümse, kelimat, my, Huucu, gulce

Cevapla
Kullanıcı avatarı
melissa
Çok Özel Üye
Çok Özel Üye
Mesajlar: 15190
Kayıt: 26 Haz 2007, 11:07
Konum: Gurbet sanıyor.

Peygamber ve Allah dostlarının namazı.

Mesaj gönderen melissa » 21 Mar 2011, 23:11

Yunus Baki KOÇAK -
Molla Hâmid Ekinci: Bediüzzaman, ibadet ve münacatla meşgul olurken saatlerce diz üstünde otururdu. Oturmaktan ayağının parmağı yara olmuştu. Molla Resul: “Bizde Allahtan korkuyoruz ama senin ödün patlıyor. Biz gibi rahat otursan ayağın yara olmayacaktı” dedi. Üstad: “Molla Resul, kısa ömürde, kısa dünyada ebedi hayat kazanmaya gelmişiz. Hem burada rahat oturayım, hem cenneti dava (varlığını ispat) edeyim, olmaz böyle şey.” dedi.

Bayram Yüksel: Üstadımız az yer, az uyur sabaha kadar dua niyaz ve ubudiyette bulunurdu. Namazı çok huşu içinde kılardı. Sureleri okurken tane tane okurdu. Namaza dururken, tam huzura vardığında “Allâh’u Ekber” dediği zaman bizler arkasında korkardık. Mübalağa olmasın, ahşap bina sarsılırdı. Y.A.G. Hediyesi “Said Nursi ve Risale-i Nur” 22.3.1993.

Bediüzzaman: Bir zaman kalbime geldi, niçin Muhyiddin-i Arabî gibi zatlar sahabeye yetişemiyorlar? Sonra namaz içinde “Sübhâne Rabbiyel a’la” derken, şu kelimenin manası inkişaf etti. Tam manasıyla değil; fakat bir parça hakikati göründü. Kalben dedim: keşki, bir tek namaza bu kelime gibi muvaffak olsaydım, bir sene ibadetten daha iyi idi. Namazdan sonra anladım ki, o hatıra ve o hal, sahâbelerin ibadetteki derecelerine yetişilmediğine bir irşaddır. Sözler 459.

Peygamberimiz: “Ey kızım Fâtıma, Peygamber kızıyım diye sakın namazı terk etme. Namazı vaktinde kılmadıkça cennete gireceğini zannetme” buyurdu. S.N. Nasıl Kalkılır 92.

Hatem-i Es’am: Ben abdest azalarımı yıkarken, yıkadığım her aza ile işlediğim günah ve kusurlara tövbe ve istiğfar ederek yıkarım. Camiye giderken nefsimle münakaşaya tutuşurum. Onun istediği dünyevi şeyleri, ben reddederim. Namaza başlarken, tekbirle beraber dünyevi bütün işlerimi arkama atar, ayağımın altında sırat, sağımda cennet, solumda cehennem, arkamda da Azrail bekliyor ve bu namazımda belki son namazım diye düşünürüm. Kibir ve gururumu rükûda hırpalar secdeye vardığımda sustururum. İbretli Bakışlar 49–50; Gunyetüt Talibin 430.

Mü’min, Allah’ın huzuruna durmadan evvel bütün maddi ve manevi kirlerden (günahlardan) arınıp, Allahın büyüklüğünü kudret ve azametini göz önünde bulundurarak, dünyevi meşgale ve vesveseleri bir kenara bırakıp, Allahın huzuruna, O’nun şanına yakışır bir vaziyette varması lazımdır.

Namaza başlayıp kıraati okurken, bâtıni azaya vekil olan lisan “İyyakena’büdü ve iyya kenestain” dediği zaman; batına tercüman olmazsa, yalan söylemiş olur. Yalnız diliyle böyle derken, kalbinde neler dolaştığını ve gözleri nereye baktığını ve kulaklarını nereye verdiğini bilen Allah “Sen benim huzurumda, hem kendine ve hem de seni vekil eden diğer azalarına iftira ediyorsun. ‘Ancak sana ibadet ederiz, senden medet umarız.’ diye, Bana yalan söylüyorsun” deyip yüzüne vurur.

Bunun için Allah dostları bu ayete gelince, tir tir titrer ve namazımız yüzümüze vurulacak diye kendilerini derleyip toparlarlar idi.



Muhyiddin-i Arabi Hazretlerinin Fütûhatında anlattığı bir vâkıa: Allah dostu bir muallimden bir genç, Kur’an-ı Kerim okuyordu. Muallim bir gün gencin yüzünün sararmış olduğunu fark etti ve gence sebebini sordu. Genç, her gece namazda Kur’an-ı hatmettiğini söyledi. Muallim “Evladım bu gece namaza başladığında, yanında benim olduğumu farz et” der. Genç o gecede o şekilde namaz kılar. Fakat her gece hatmederken o gece Kur’an-ı yarısına kadar ancak okuyabilir. Sabahleyin vaziyeti hocasına anlatır. Hoca “Önümüzdeki gece (Resûlullahın talebesi olan) herhangi bir sahabenin yanında imiş gibi namazını kıl” der. Genç, o gecede öyle namaza başlar ve sabaha kadar ancak Kur’an-ın dörtte birini okuyabilir. Muallim, ertesi gün “Kur’an kendisine nazil olan Fahr-i Kâinat Efendimizin huzurunda imiş gibi kemâli tâzimle namaza başla” der. Genç, o gecede Kur’an’dan bir cüz ancak okuyabilir. Muallim “Önümüzdeki gece de Kur’an-ı Resûlullaha getiren Cebrail (AS)ın huzurunda imiş gibi namaza başla” der. Talebe o gecede birkaç ayet ancak okuyabilir. Ertesi gün hoca: “Evladım şimdi vazifen büyüktür önümüzdeki gece abdestten sonra tevbe-i istiğfar et. Namaz kılan adamın huzuru ilahide münacatta bulunduğunu hatırından çıkarma, kemali tevazu ile namaza başla” dedi. Genç bu şekilde hazırlanıp, kalbini ve lisanını bir edip “Allâh’u Ekber” deyip namaza durarak fatihaya başlar. “İyyâke na’büdü” ye gelince “Acaba lisanımı kalbime uyduramıyor muyum? Yoksa Rabbim “Yalan söylüyorsun” diye, yüzüme mi çarpacak?” diye sabaha kadar tekrarlar durur. Sabaha tâkati kesilir ve hocasının yanına gidemeyip, hocasına haber gönderir. Hocası yanına geldiğinde, gencin son nefesinde olduğunu görür. Hocasını gören genç ağlamaya başlar ve “Hocam, Allah senden razı olsun. Şimdiye kadar kıldığım namazların ne olduğunu (şimdi) anladım. “İyyâke na’büdü”ye gelince, Cenab-ı hakkın heybet ve azâmeti karşısında yalan söyleyeceğim diye korktum ve ciğerlerim parça parça oldu. Artık dünyaya veda ediyorum.” dedi. Üç gün sonra genç vefat etti. Defnettikten sonra, halk dağıldığında hoca kabrin başına dikilip “Ey evladım ne haldesin?” diye sordu. Kabirdeki talebe: “Ben hay ım ve hay olan Cenab-ı Hakkın yanındayım, bana bir hesap sorulmadı” diye cevap verdi. Bu sesi işiten muallim (Kendi halinin nasıl olacağına müteessir olarak) evine döndü ve üç gün sonra oda vefat etti.
Bilgi insanı kuşkudan, iyilik acı çekmekten, kararlı olmak da korkudan kurtarır.
Konfüçyüs.

Kullanıcı avatarı
melissa
Çok Özel Üye
Çok Özel Üye
Mesajlar: 15190
Kayıt: 26 Haz 2007, 11:07
Konum: Gurbet sanıyor.

Mesaj gönderen melissa » 22 Mar 2011, 23:15

Yunus Baki KOÇAK
- Hz. Âişe: Efendimiz bana “Bu gece ben Rabbime ibadet edeyim.” dedi. Kalkıp abdest aldıktan sonra namaza durdu ve o kadar ağladı ki gözyaşlarından eteği ıslandı. Oturduktan sonrada ağlamaktan sakalından yaşlar damlıyordu. Secdede de o kadar ağladı ki gözyaşları ile yer ıslandı. Bilal gelip onu namaza çağırdı ve ağladığını görünce: “Ya Resûlallah, Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışladığı halde niçin bu kadar ağlıyorsun?” dedi. Efendimiz: “Ben şükredici bir kul olmayayım mı? dedi. Hayât-üs Sahâbe 564.



Hz. Âişe (r.a.) “Resûlullah (a.s.) bizimle konuşuyordu. Namaz vakti gelince bizi tanımadığını söyledi. Bu, Allâh’ü Teâlânın büyüklüğü karşısında, kendinden geçmesi ve yüce Allaha muhabbeti ve tutkunluğu sebebiyle idi” buyurdu. Niçin Namaz 57; Kimyayı Saadet 138.



Ebû Yala, Âişe (RA) dan: “Efendimiz namaz kıldırırken çok kere ağlama sesini işitirdim” buyurdu.



Ebû Dâvud, Mutarrif tarikiyle Mutarrifin babasından “Efendimizi namaz kılarken gördüm. Ağlamaktan dolayı göğsünde değirmen taşı gibi bir ses duyuluyordu” H.Sahabe 565.



Resûlullah namaz kılarken, göğsünden kaynayan buhar kazanının fokurtusuna benzeyen bir fokurtu işitirlerdi Niçin Namaz 96.



Resûlullah, kıyamda sureleri okurken uzun okurdu ki ayakları şişerdi. Sonra rükûda, ondan sonrada secdede o kadar kalırdı ki görenler onu vefat etti sanırdı” Niçin Namaz 97.



Hz Ali’nin vücuduna isâbet eden bir ok parçasını, ağrının şiddetine Hz Ali tahammül edemediği için tabipler alamazlar. Hz. Ali, iki rekât namaza durur ve o namazda iken tabipler ok parçasını çıkarırlar. Hz. Ali’nin haberi bile olmaz. Hz. Ali s. 136



Hz. Ali namaza kalktığı zaman adaleleri titrer rengi sararırdı. Sait bin Cübeyr anlattı “Tâif’te İbni Abbas’la beraberdik. Müezzin ezan okumaya başlayınca, İbni Abbas (RA) ağlamaya başladı. Tenbih-ül Gâfilin



Ebû Nuaym, Abdullah İbni Ömer’den “Babamın arkasında bir sefer namaz kıldığımda ağlama sesini üçüncü safın arkasından duyuyordum” H. Sahabe 565.



Hatem (RA) Bir defa cemaati kaçırmıştı, bazı arkadaşları ziyarete geldiler. Onlar gelince ağladı ve şöyle dedi “Bütün çocuklarım tümden ölseydi, bana bu cemaati kaçırmaktan daha hafif gelirdi” T.Gafilin.



Rabia-i Edeviyye namaz kılıyordu, bir kamış parçası gözüne battı, namazdan çıkıncaya kadar bunun farkına varmadı. T.Gafilin.



Müslim Bin Yaser “Ben namaz kıldığım zaman (yâni kılarken) konuşabilirsiniz. Sizin konuşmalarınızı duymam” T.Gafilin.



Süfyan bin Uyeyne “Bir kimse sağında kim olduğunu, solunda kim bulunduğunu düşünürse, onun namazı yoktur” Tenbih-ül Gâfilin 579.580.581.582.583



İbni Mesut namaza kalktığı zaman evdekiler: “Susun, Abdullah namaz kılacak” derlermiş. Oda “İstediğinizi konuşun. Ben namazda iken konuştuklarınızı duymuyorum” dermiş. N. Namaz 97.



Resûlullah, namazda sakalı ile oynayan birini görünce “Eğer bu adamın kalbi korksaydı, âzâları da korkardı.” buyurdu. İbrahim En Nehâ-i El İnşirak sûresinin “izessemê-ü şşekkat” ayetini işittiğinde çene kemiklerinin sesi duyulacak derecede titredi. İhyâ-u Ulumiddin C. 1. S: 494–495.



Mü’min huşu içinde bir namaz kıldığında, o namaz günahlarını yakıp mahv ettikten sonra âhirette günahlarından temizlenmek üzere cehennem ateşine girmez Cennetin Anahtarı S: 35.



Namazda acele edenler için Resûlullah (a.s.) “Hırsızlık yönünden insanların en kötüsü; namazlarından çalanlardır” buyurdu. Tenbih-ül Gafilin



Cafer-i Sadık (r.a.) namaz kılarken kendinden geçip, düştüğü olurdu. R.Ansiklopedisi Caferi Sadık Maddesi; İslam Âlimleri Ansiklopedisi, C.S.M.



Halid-i Bağdadî’nin talebesi İbni Abidin “Namazın tahiyyâtında, Esselâmü aleyke eyyühen nebiyyü… okurken, Resûlullah Efendimizi baş gözü ile görmezsem, o namazı kaza ederim” derdi. R.Ansiklopedisi, Halid-i Bağdadi Maddesi



Hz. Ömer, yarasından kanlar akarken bile namazını terk etmemiş. Hendek savaşında yaralanan Sad Bin Rebi (r.a.) kanlar akarken namaza başlamış ve vefat etmiştir. S.N.N.Kalkılır. 52.



Bekir Berk, 1989 yılında çok ağır bir hastalığa yakalanmış ve abdest alıp namaz kılarken sık sık bayıldığı oluyormuş. Londra’da tedavi görürken bir gün namaza durmuş, iki rekâtını zor kılmış. Üçüncü rekâtın secdesini ne kadar yapmaya çalıştıysa da başaramamış. Gücü takati kesilmiş ve bu duruma üzülerek “Ya Rabbi, ben sana secde etmek istiyorum ama yapamıyorum. Yoksa beni huzuruna kabul etmiyor musun?” diye içinden geçirmiş ve bunun üzerine alnının, Kâbe’deki soğuk mermerlere değdiğini ve oraya secde ettiğini görmüş. Böylece namazın iki rekâtını da Kâbe de eda etmiş. S.Namazına Nasıl Kalkılır 107–108.



Bediüzzaman: “Ben, ‘Hülâsat-ül Hülasa’yı okuduğum zaman, koca kâinat, nazarımda bir halka-i zikir oluyor.” diyor. Emirdağ Lâhikası 143.



Hilmi Arıcı: “Bediüzzaman Hazretleri namaz kılarken sanki kemikleri çatırdıyordu.” der. Sabah namazına Nasıl Kalkılır 126.
Bilgi insanı kuşkudan, iyilik acı çekmekten, kararlı olmak da korkudan kurtarır.
Konfüçyüs.

Cevapla