SAİD NURSİ'nin hayatını değiştiren rüya

Namazı "ikâme eden" büyükleri taşıyacağız sayfalarımıza. Sahabenin, peygamberin namazı, velîlerin, Allah dostlarının namazı..

Moderatörler: sitare, kardelenim, Divane, beyaz dilekce, fyznur, gülümse, kelimat, my, Huucu, gulce

Cevapla
Kullanıcı avatarı
kardelenim
Çok Özel Üye
Çok Özel Üye
Mesajlar: 5855
Kayıt: 21 Nis 2007, 15:23
Konum: gonulden...

SAİD NURSİ'nin hayatını değiştiren rüya

Mesaj gönderen kardelenim » 08 Mar 2008, 15:02

Said Nursi'nin Hayatını Değiştiren Rüya


Said Nursi, rüyasında Sırat Köprüsü'nde, tüm peygamberlerle görüşüp ellerini öptükten sonra Peygamberimiz'in ellerine kapanır, öper ve bir istekte bulunur. Hayatı değişir.

Rüyasında Sırat Köprüsü'nde, tüm peygamberlerle görüşüp ellerini öptükten sonra nihayet şanlı Peygamberimiz'in ellerine kapanır, öper ve ilim talep eder.

Baba ve annesi hakiki birer m'ümin olan Said Nursî'nin hayatında çeşitli özel anlar bulunmaktadır. Yeri geldikçe bahsedeceğimiz bu anlar, onun hayatına istikamet vermiştir. İşte bunlardan bazıları şöyle anlatılagelmiştir:

Anne ve babasının yanında iken bir gece rüyasında kıyametin koptuğunu görür. Bu esnada Peygamberimiz'i ziyaret etmeyi arzu eder. Nasıl ziyaret edeceğini düşünürken gidip Sırat Köprüsü'nün başında beklemek hatırına gelir. Bütün insanların oradan geçeceğini düşünür. Peygamberimiz de oradan geçerken ziyaret edip ellerini öperim diyerek gidip bekler. Ve Sırat Köprüsü başında bütün peygamberlerle görüşür, ellerini öper. Nihayet Peygamberimiz'in ellerine kapanır ve ilim talep eder.

Hazret-i Peygamber, "Ümmetimden sual sormamak şartıyla sana Kur'ân ilmi verilecektir" diye müjde verir. Heyecan ve sevinç içinde uyanır. Bu rüyadan sonra Said, ömrü boyunca, "Her suale cevap verilir, fakat sual sorulmaz" esasını kendine düstur edinmiştir...

MOLLA SAİD-İ MEŞHUR

Hocası Seyyid Nur Muhammed Efendi nezdinde Arabî ilmin temeli olan gramer kitaplarının tedrisine başlar. Fakat bazı talebelerin rahatsız etmesi üzerine eve döner. Rüyadan sonra Arvas Köyü'ne, oradan da Mir Hasan Veli Medresesi'ne, daha sonra Vastan (Gevaş)'a gider. Bir ay sonra Doğubeyazıt'a geçer. Evden çıkalı dokuz ay olmuştur. Üç aylık tahsilini burada yapar. Tarih 1892'dir. O güne kadar yüz kitap okumuştur ve kendisine "Molla Said-i Meşhur" denilmeye başlanmıştır.

Molla Ahmed-i Hâni Hazretleri'nin Doğubeyazıt'taki türbesini Ruslar yıkmıştır. Molla Said, gündüzleri dahi korku ile girilen bu türbeye kapanır; yaşı, 14-15'tir.

AĞABEYİNE DERS VERDİ

Şeyh Muhammed Celâli Hazretleri'nden izin alır, Bağdat'a gitmek için yola çıkar. Bitlis'e gelir. Mehmet Emin Efendi'nin medresesinde kalır ve iki gün dersinde bulunur. Verilen cübbe ve sarığı takmaz...

Şirvan'a, ağabeyinin yanına gider ve aralarında "Kaç kitap okudun, okumadın" bahsi yapılır. Ağabeyi, Molla Said'in kendinden üstün olduğunu anlayıp gizlice ders alır... Oradan Siirt'e giden Molla Said, Molla Fethullah Efendi'nin imtihanından geçer.

SADAKA ALMAZDI

Tağ Medresesi sahibi Adurrahman-ı Tâğî Nurslu talebelere yakın alâka gösterirdi. Kış geceleri kalkar, küçük talebelerinin üşümemeleri için medresenin büyük talebelerine, "Bu Nurs'lu talebelere iyi bakın, bunlardan biri din-i mübîn-i İslâm'ı ihya edecek, fakat hangisidir, ben şimdi bilemiyorum" der.

Genç Said, hiçbir suretle sadaka almaz, başkasının minnet eseri olan yardımı kat'iyen kabul etmezdi.

* * *

'Bir çocuğu olacak ki!..'

Said'in muhterem babası Sofi Mirza Efendi, Nurs köyünden kalkarak Gayda'ya, Seyyid Sıbğatullah Hazretleri'nin ziyaretine giderdi. Bir defasında muhteşem mecliste, Seyyid Sıbğatullah (Gavs-ı Hizan lakabıyla ma'ruf bir veli) Sofi Mirza'ya meclisin baş köşesinde yer göstermişti. Orada bulunan ulema ve fukaha, bu basit ümmi Nurslu köylüye neden bu kadar alâka ve hürmet gösterdiğini Seyyid Sıbğatullah'tan sordukları zaman Gavs-ı Hizan, "Bu Sofi Mirza ileride öyle bir zata baba olacak, bunun sulbünden öyle bir zat gelecek ki, o zata baba olmayı ben on gavslığa tercih ederim. Gavs olmaktansa, o gelecek zata böyle bir baba olmayı tercih ederim" diyerek Bediüzzaman Hazretleri'ni henüz dünyaya gelmeden evvel selâmlıyordu.

** ***

"Risale-i Nur nedir?"

Kur'ân'ın hakikatlerini müsbet ilim anlayışına uygun bir tarzda izah ve isbat eden Risa-le-i Nur Külliyatı, her insan için en mühim mesele olan "Ben neyim? Nereden geliyorum? Nereye gideceğim? Bu varlıklar nereden gelip, nereye gidiyorlar? Mahiyet ve hakikatleri nedir?" gibi suallerin cevabını açık ve kesin bir şekilde çekici bir üslûp ve güzel bir ifadeyle açıklayıp ruhu aydınlatıyor.

***

Risale-i Nur nasıl bir tefsirdir?

Tefsir iki kısımdır: Birisi, bilinen tefsirlerdir ki, Kur'ân'ın ibaresini ve kelime ve cümlelerinin mânâlarını beyan ve izah ve isbat ederler.

İkinci kısım tefsir ise Kur'ân'ın imanî olan hakikatlerini kuvvetli delillerle beyan ve izah ve isbat etmektir. Bu kısmın, çok ehemmiyeti var. Bilinen tefsirler bu kısmı bazen kısa ve öz bir tarzda derç ediyorlar; fakat Risale-i Nur doğruda doğruya bu ikinci kısmı esas tutmuş, emsalsiz bir tarzda inatçı filozofları da susturan manevî bir tefsirdir.

NURLU BİR TEFSİR

Risale-i Nur sübjektif teori ve mütâlâalardan uzak bir şekilde, her asırda milyonlarca insana rehberlik yapan mukaddes kitabımız olan Kur'ân'ın hakikatlerini rasyonel ve objektif bir şekilde izah edip insanlığın istifadesine arz edilen bir külliyattır.

Risale-i Nur!.. Kur'an âyetlerinin nurlu bir tefsiri, baştan başa iman ve tevhid hakikatlarıyla ispatlı, her sınıf halkın anlayışına göre hazırlanmış; müsbet ilimlerle donatılmış. Vesveseli şüphecileri ikna ediyor; en avamdan en havassa kadar herkese hitap edip, en inatçı filozofları dahi teslime mecbur ediyor.

ASRIN MESELELERİ...

Risale-i Nur!.. Yüz otuz eser... Büyüklü küçüklü risaleler halinde asrın ihtiyaçlarına tam cevap verir. Aklı ve kalbi tatmin eder. Kur'an-ı Kerim'in Yirminci asırdaki -lâfzî değil- mânevî tefsiri...

İsbat ediyor!.. Akla gelen bütün soruları.. Atomdan güneşe kadar iman mertebelerini Allah'ın varlık ve birliği... Peygamberlik hakikatini.

İsbat ediyor!.. Göklerin ve yerin tabakatından, melâike ve ruh bahsinden, zamanın hakikatından, haşir ve âhiretin vukuundan, cennet ve cehennemin varlığından, ölümün asıl mahiyetinden, ebedî saadet ve şekavetin kaynağına kadar akla gelen ve gelmeyen bütün imanî meseleleri en kat'i delillerle, aklen, mantıken, ilmen isbat ediyor... Pozitif ilimlerin teşvikçisi. Riyazî meselelerden daha kat'î delillerle aklı ve kalbi ikna edip merakları izale eden bir şaheser...

İMAN ERKANINI SÖYLER

Risale-i Nur, sosyal hayatın kanunlarını da ihata eden, dinin geniş dairesinden bahsetmez. Belki asıl konusu ve hedefi dinin has ve en yüksek kısmı olan imanın asıl rükünlerinden bahsederler... İman ilminden ibaret olan Risale-i Nur kitapları, emniyet ve asayişi temin ve tesis ederler. Evet güzel seciyelerin ve iyi hasletlerin kaynağı olan iman; elbette emniyeti bozmaz, temin eder. İmansızlıktır ki, seciyesizliği ile emniyeti ihlâl eder.
ANCAK FİKİRDİR VARLIĞIN, GERİSİ ET VE KEMİKTİR BİR YIĞIN

Her Hakkım Saklıdır®™
|l|lllll|lll||ll||lll||ll||
³³°¹³²¹³ °¹²¹²²³

Cevapla